Ana içeriğe atla

Değişim: Garry Rodrigues


Fatih Terim’in Galatasaray’ın başına geçeceğini öğrendiğimiz dakika takımdaki bazı isimlerin form durumlarında artış olacağını öngörüyorduk. Fatih hoca 3. döneminde kenara köşeye itilen Melo, Engin, Emre, Aydın, Semih, Hakan gibi oyunculara seviye atlatmış ve bu isimlerin 2011-2012 sezonu şampiyonluğunda büyük rol oynamasını sağlamıştı. Fatih Terim’in geldiği gün, mevcut Galatasaray kadrosunda seviye atlamaya müsait futbolcuların varlığı, taraftarın heyecanlanması adına büyük bir sebepti. Gerçek potansiyelini yakalamasını beklediğimiz isimler içerisinde Belhanda, Badou, Feghouli ve Donk başı çekiyordu. Özellikle Badou Ndiaye’den tüm spor camiasının ümidi vardı.

Tartışmalar bu isimler etrafında dönerken bir çoğumuzun yedekten öteye gidemeyeceğini düşündüğümüz, Tudor döneminde de oyuna genellikle sonradan giren Garry Rodrigues, Fatih Terim ile inanılmaz bir yükseliş grafiği yakaladı.  Garry Rodrigues bu sezon 24. hafta itibariyle 7 gol 9 asist yapmış durumda. Fatih Terim’in Galatasaray’daki 4. döneminin ilk maçı olan Göztepe maçından bugüne kadar ise Garry Rodrigues 6 gol atıp 5 de asist yaptı. Bu rakamlar Terim dönemindeki skora katkısının %68.75 olduğunu gösteriyor. Ayrıca Garry Rodrigues bu dönemde ligdeki 8 maçta sadece Galatasaray’ın yokları oynadığı Sivas deplasmanında skora etki edemedi. Kısacası bu performansının sürekliliğini de sağlamış gibi duruyor. Garry Rodrigues’in bu yükselişini anlamak için Galatasaray’a gelmeden önce nasıl bir profile sahipti önce oraya bakmak gerek.

PAOK GÜNLERİ: KANATTA PARLAYAN YILDIZ
Garry Rodrigues’in profesyonel futbolla tanışması 22 yaşında gerçekleşiyor. Bu döneme kadar Hollanda amatör liglerinde top koşturan Garry Rodrigues, PAOK’a gelene kadar sekiz takım değiştirdi. Yeşil Burun Ada'lı kanat oyuncusunun asıl çıkış yaptığı yer ise PAOK oldu. PAOK’da önce daha sonraları Galatasaray’da da buluşacakları Igor Tudor yönetiminde çalıştı. Garry Rodrigues Galatasaray’a yükselmesini sağlayan performansını ise Vlademir Ivic yönetiminde 4-3-3’ün sol kenarında oynadığı dönemde gösterdi. 

Ivic özellikle Avrupa Ligi’nde oynadıkları Fiorentina maçlarında 4-3-3’ün sol kenarında kullanarak Garry Rodrigues’den çok iyi bir verim aldı. PAOK bu maçlarda takım olarak topun arkasına geçti ve Fiorentina’yı merkeze yönlendirip burada kazanılan topları ise Campos ve Rodrigues ile buluşturarak kontra-ataklar üzerinden rakibini vurmuştu. Rodrigues’in yıldızlaştığı bu maçta PAOK sürpriz olarak nitelendirilebilecek bir galibiyet almış ve Garry Rodrigues’in en önemli özelliğini daha net görmemize sebep olmuştu, dribling.. 

Rodrigues çok iyi bir dripling özelliğine sahip ve PAOK gibi hücumlarını kenarlar üzerinden kontra-ataklarla yürüten bir takımda yıldızlaşması muhtemeldi. Galatasaray’a gelirken ise PAOK’ta bulduğu açık alanları burada bulamayacağı için zorlanabileceği bekleniyordu. PAOK’un lig maçlarında ise rakipler alan daralttığında Garry topu kullanma konusunda sorunlar yaşayan bir isimdi. Tercihleri çok sorgulanıyordu. Rakipler ikili şekilde kenarda alan daralttığında, hücumu Rodrigues üzerinden kurgulamak, takımın tıkanmasına sebep oluyordu. Ayrıca PAOK 4-2-3-1 gibi dizildiğinde  Garry Rodrigues'in savunma zaafları ön plana çıkıyordu. Bu sürede savunmaya yardım getirme konusunda sıkıntı yoktu ama kolay geçilebilen, pozisyon bilgisi düşük bir futbolcu izlenimi verdi.

Rodrigues hemen hemen her Afrikalı futbolcu gibi oyun bilgisi yetersiz bir isim. 4-3-3 gibi bir düzende öndeki 3’lünün kanatlarında oynayan oyuncuların skor katkısı yüksek, forvetin boşalttığı alanlara giren ve forvetine yakın oynayan isimler olması beklenir. PAOK döneminde bu tarz bir kanat oyuncusundan ziyade ayağı çizgiye basan, eski tip kanat futbolcusu izlenimi vermişti Rodrigues. Topla ceza sahasında buluştuğunda ise son vuruşlarındaki yetersizlik göze çarpıyordu.

GALATASARAY GÜNLERİ: İLK DÖNEM
Tudor yönetiminde Garry Rodrigues'i zaman zaman 3-4-3’ün veya 3-5-2’inin kenarlarında gördüğümüz dönemlerde oldu. Bu bölgelerde oynadığında da kenara inme yeteneği sayesinde yeterli bir performans gösterdi ancak yukarıda bahsettiğim savunma zaafları yine baş gösterdi. Sol veya sağ kanat beki oynadığında da Garry Rodrigues adına en iyi dizilimin 4-3-3 olduğu göze batıyordu. 4-3-3’ün sol kenarında oynadığında sağ ayaklı olmasına rağmen yine çizgiye inip tek topta orta yapabilmesi belki de onun en büyük artılarından bir tanesi. Galatasaray’ın başka bir sol kenarı olan Yasin Öztekin örneğin bu özelliğe sahip değil ve sol kenarda koşu yoluna atılan bir topu sağ ayağına almadan orta yap(a)mıyor. Bu da rakip savunmanın yerleşmesi, kademelerin oluşması anlamına geliyor. Bu yüzden Rodrigues’in tek topta sol ayağıyla yaptığı ortalar çok değerli.
Karakterine de değineyim; öğrenmeye aç, kendisini geliştirmek isteyen, idmanları seven bir oyuncu. Kısa sürede takıma uyum sağlayacak ve Galatasaray'da başarılı olacaktır.. - Igor Tudor


Galatasaray’a transfer olduğu gün -ki Galatasaray o dönem 4-2-3-1 şeklinde dizilerek oynuyordu ve kadrosu bugüne göre zayıftı- henüz bu seviyenin bir oyuncusu olduğunu söyleyemezdiniz. 26 yaşındaydı ve gelecek adına bir yatırım gözüyle de bakılmıyordu. İyi bir yedek olabilirdi belki ancak Galatasaray’ın o dönemi göz önüne alındığında bir kanat oyuncusu alması ve bu ismin takıma net şekilde katkı yapmaması büyük bir hataydı. 

Transfer olduğunda Garry Rodrigues, Galatasaray’daki ilk sezonunda beklenilen gibi bir performans gösterdi. Riekerink ile sadece 2 maça çıktı. Bu maçlarda Galatasaray klasik 4-2-3-1 gibi dizildi ve Garry Rodrigues sol kanat olarak görev aldı. Bu 2 maçın ardından ise Galatasaray’da teknik direktör değişikliği oldu. 2015-2016 sezonunda PAOK’da teknik direktörlüğünü yapan Igor Tudor, Galatasaray’ın başına geçti ve onu kalan 15 maçta Galatasaray’ı pek çok düzende sahaya sürerken gördük. Zaman zaman 4-4-2 zaman zaman 3-4-3 veya 3-5-2, zaman zaman ise 4-2-3-1. Garry Rodrigues de bu arayış dönemi içinde pek bir varlık gösteremedi. Oyun bilgisi düşük, kararları genelde yanlış, son vuruşları yetersizdi. Sezon bittiğinde Bruma’nın ayrılığı kesinleşmişti ve Garry Rodrigues bu açığı kapatamazmış izlenimi verdi. Gelecek sezon planlamasında Bruma yerine bir veya birkaç isimin transfer edilmesi beklentisine girdik.




GALATASARAY GÜNLERİ: TUDOR ETKİSİ
Galatasaray yaz transfer dönemine girdiğinde Tudor yönetiminde kadroda büyük bir operasyona başladı. Podolski, Sneijder, Bruma, Sabri, Hamit gibi artık statikleşen futbolcular ile yollarını ayırdı. Yerlerine ise Gomis, Belhanda, Mariano, Badou gibi daha hareketli futbolculara yöneldiler. Galatasaray geçen sezon daha topa sahip olmaya odaklı, oyunu kontrol eden ancak hücumları kalitesiz, pres yapamayan bir takımdı. Yeni gelen isimlerle oyunun değişeceği aşikardı. 

Tudor yönetiminde lige harika bir giriş yaptı Galatasaray. Tudor bu süreçte takımı 4-1-4-1 gibi dizerken 3. bölgede yoğun bir pres uygulatıyordu. Bunu sağlayan etmenlerden biri de kenarlarda Tolga ve Garry Rodrigues gibi proaktif isimlerin olmasıydı. Peşinden gelen dönemde yaşanan sorunlardan biri de buradaydı aslında. Tolga sakatlandı, Garry Rodrigues ise Feghouli yerine tercih edilmeye başlandı. Bu dönemde Galatasaray’ın ilk 7-8 haftadaki gibi pres yapamadığını gördük. Bu konudaki önemli faktörlerden biri, rakiplerin artık daha ciddi ekipler olmasıydı. Ancak diğer bir etmen ise Garry gibi Tolga gibi fizik gücü yüksek olan isimlerin ilk 11’de yer bulamamasıydı. Rodrigues’in bu dönemde takım savunmasına presle ne kadar yardımcı olabileceğini gördük.

İşin hücum kısmında ise PAOK günlerinden çok farklı bir şekilde Garry Rodrigues sağ kenarda tam bir çizgi oyuncusu olarak görev yapıyordu. Mariano ile yakaladıkları uyumdan sonra Galatasaray’ın hücumlarının sağ kenar üzerinden yürüdüğünü gördük. Mariano da bu yakaladıkları uyuma dikkat çeken bir açıklama yaptı. Ayrıca Mariano'nun hücumda devamlılığı sağlayabilmesi adına zaman zaman Rodrigues geride kalarak Brezilyalı'nın boşalttığı alanları kapatabiliyordu.
 Garry Rodrigues ile yakaladığımız uyumda aynı dili konuşmamız önemli. Bu bize çok büyük bir avantaj sağlıyor. - Mariano

İlk 8 haftadan sonra ise Garry Rodrigues yedek oturmaya başladı. Galatasaray ciddi rakiplerle oynarken Igor Tudor bir arayış içine girdi. Savunmadan pasla çıkamama sorununun baş göstermesi ile Tudor’un 3-4-3 ve 3-5-2'ye geçiş yaptığını gördük. Rodrigues bu 3’lü savunma düzeninde 2015-2016 sezonunda olduğu gibi kanat beki olarak görev yapmaya başladı. O dönemde Rodrigues adına en iyi mevki burasıydı. Savunma anlamında kendisini geliştirmişti, çizgiye inebiliyordu. Türk Telekom stadında Gençlerbirliği maçında sağ kanat beki olarak Mariano oynarken, sol kanat beki olarak Rodrigues'i görüyorduk. Lakin ilerleyen haftalarda Garry Rodrigues ilk 11’de yer bulamadı. Bu konuda Tudor’u suçlamak yersiz olurdu çünkü Rodrigues de takım gibi düşüş yaşıyordu. Galatasaray’ın savunmadan çıkamama sorununa çözüm olarak sol bek oynayıp oynayamayacağını dahi konuştuk.

GALATASARAY GÜNLERİ: TERİM SONRASI
Yeni Malatyaspor karşılaşması sonrası Galatasaray’da yine teknik direktör değişikliği yaşandı. Igor Tudor ile yollar ayrılırken hiç beklenilmeyen bir anda efsanevi isim Fatih Terim'in Galatasaray’da 4. dönemine başladığı duyuruldu. Fatih hoca, Göztepe karşısına 4-1-4-1 gibi dizilerek takımını sahaya sürdü. Bu bir bakıma Fatih Terim’in niyetini belli ediyordu. Rodrigues o maçta sakatlanıp oyundan erken çıkmak zorunda kalsa da 1 golle takımına skor olarak katkı yapmıştı. Golü hatırlatmak gerekirse, Gomis sırtı dönük oyunda Rodrigues'i top ile buluşturdu ve Rodrigues'i kaleciyle baş başa bıraktı. Göztepe maçında Fatih Terim’in Gomis’in rolünü değiştirmesi, Hollanda asıllı kanat için de önemli bir hamleydi.

Sivas maçı ise Galatasaray adına kırılma noktası oldu. Galatasaray’ın topu yönlendirmede büyük sıkıntılar yaşadığını gördük. Bu maç belki de Belhanda’nın öneminin farkına varılmasına sebep oldu. Sivasspor mağlubiyetinin ardından Fatih Terim kupadaki Atiker Konyaspor, ligdeki Antalyaspor maçlarında 4-1-4-1 ile sahaya dizildi ve bu maçlar Galatasaray'ın arayış döneminde en doğru yolu bulduğu izlenimi veren maçlar oldu. Konyaspor maçında Rodrigues oyuna 74. dakikada girdi yeri sol kenardaydı bu kez. 16 dakikalık kısa sürede 1 gol attı. Bu maçta attığı gol Rodrigues adına değişiminde başladığını gösteriyordu. Gomis’in şutu kaleciden dönerken tamamlayan Rodrigues oldu. Garry Rodrigues’i bu maça kadar bu alanlara girerken pek görememiştik. 

Antalyaspor maçında ise Galatasaray’ın 2. golünde Garry Rodrigues inanılmaz bir asiste imza attı. Kendi yarı sahasından başlayıp antrenmanda bir slalom yapıyormuşçasına Gomis’e asisti hazırladı. Bu maçta asisti daha çok konuşuldu ama Rodrigues’in değerlendirmedikleri daha mühimdi. Göztepe maçıyla birlikte rolü değişen Gomis’in sırtı dönük oyunuyla pozisyonlar buldu. Gomis’in boşalttığı alanlara girdi ancak skor üretemedi. Bir kenar forvetten ne bekleniyorsa çoğunu yapmaya çalıştı. Oysa biz Antalyaspor maçına kadar Garry Rodrigues’i daha çok çizgi oyuncusu olarak gördük. Bu maçlar bu sebeple çok daha mühimdi. 


Galatasaray’ın mağlup ayrıldığı Kasımpaşa karşılaşmasında Fatih Terim bizlere Garry Rodrigues için hazırlanan bir set olduğunu daha net gösterdi. Galatasaray topu sağ tarafta çevirdiği sırada Garry Rodrigues’i sağ kenardaki bu paslaşmadan uzak tutup Gomis’in değişen rolüyle buralarda pas istasyonu olduğu topun hızlı şekilde Garry Rodrigues’e dönüp bu set üzerinden pozisyonlar bulduğunu gördük. Garry Rodrigues'in attığı gol de benzer şekilde geliştiğini söyleyebiliriz. 


Galatasaray bir sonraki hafta Bursaspor maçına Belhanda’nın dönüşü hariç aynı düzen ve aynı kadro ile sahaya çıktı. Galatasaray’ın ilk golünde asisti yapan isim Garry Rodrigues oldu.Rodrigues, Bursaspor'a karşı Kasımpaşa maçında attığı gole benzer bir set hücumda topu tamamlayamadı ancak devamında asisti Gomis’e yaptı. Rodrigues asisti yaparken ilk pozisyondaki koşusu yine bir kenar forvet koşusuydu. Yıldızlaştığı bu maçta golünü ise yaptığı pres sonrası temiz bir ayak içiyle bitirdi. Gomis’e yaptığı ikinci asist ise önceden de gösterdiği çizgiye inme becerisinin ürünüydü.

KANAT OYUNCUSUNDAN KENAR FORVETE
Garry Rodrigues değişim geçirmeye başladı ve bunu başarabilirse rakipler adına tahmin edilmesi daha zor olan bir futbolcuya dönüşecek. Hali hazırda her iki kenarda da çizgiye inme gibi bir becerisi var ve şu an oyununa içeri kat etme özelliğini de eklemeye çalışıyor. Bu değişim ve iyi performansındaki en önemli etken; Fatih Terim’in saha içerisinde Rodrigues’i kalabalıktan uzaklaştırması.. Garry Rodrigues dar alanda oyun bilgisi sebebiyle yanlış kararlar verebilen bir futbolcu. Bir teknik direktör bir futbolcuya oyun bilgisini çok fazla geliştiremeyebilir ancak onu doğru şekilde kullanırsa çok daha fazla verim alabilir. Rodrigues’i kalabalıktan uzaklaştıktan sonra karşısındaki rakibi 1v1 yakalayabileceği setler kurulmuş durumda. Dripling yeteneği sayesinde 1v1 yakalanması rakip adına çok büyük bir sıkıntı.

Rodrigues’in performansındaki değişimin diğer bir unsuru da Gomis’in değişen rolü ve oyun zekası. Gomis, Tudor döneminde daha çok bir bitirici rolü üstlenirken bugün ise sırtı dönük top tutup topu yönlendirmeye çalışan bir pas istasyonu. Rodrigues’in Göztepe maçında attığı goldeki sırtı dönük oyunu uzun zamandır görmediğimiz türdendi. Sezon başında Tolga Ciğerci 6 gollük beklenilmeyen bir performans göstermişti. Bu gollerin çoğunu Gomis’in boşattığı alanlara girip buralardan çıkartmıştı. Rodrigues henüz buralardan gol çıkarmayı başaramadı ancak bu bölgelere dadanmaya başladı.



Garry Rodrigues tüm spor camiasının beklentisini aşan bir performans gösteriyor. Fatih Terim’in etkisinin hissedildiği en net isim ancak hakkında hala soru işaretleri mevcut. Galatasaray’ın fikstürü sebebiyle ciddi bir rakiple karşılaşmaması bir soru işareti. Galatasaray’a karşı daha iyi alan daraltan takımlara karşı ne yapacağı da hala soru işareti çünkü Rodrigues’in performansının yukarı çıkmasını sağlayan durum alanlar bulabilmesi. Fatih Terim ile birlikte bir evrim geçirmeye çalışıyor ancak yaşı itibariyle kenar forvete ne kadar dönüşebilir bu da başka bir sorun. Takım savunmasındaki zaaflarını çalışkanlığıyla örtüyor. Bu sebeple birkaç sene sonra bu özelliğini kaybederse neler olur bilinmez. Oyun bilgisinin iyi olmayışı daha üst seviyelere çıktığında neler yapabilir konusunda da soru işaretleri barındırıyor.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Savunma Sanatı | Catenaccio

Defansif futbol bir resim olsaydı Mona Lisa'sı "Catenaccio" olurdu. "Catenaccio" İtalyanca'da asma kilit anlamına gelmektedir. Doğuşu ve Mucidi Katenaçyo'nun doğuşu adını aldığı coğrafyada doğmadı. Katenaçyo İsviçre'de Karl Rappan tarafından bulunur. Rappan, Servette ve İsviçre Milli Takımını çalıştırmaktadır. Ancak Rappan'ın bir sorunu vardır. Takımlarının gol yemesinden şikâyetçidir ve 3-2-5 sistemine karşı olan Rappan, bu sisteme antitodunu bulmaya kararlıdır. Rappan, forvetten birer oyuncu eksilterek 1-3-3-3 sistemini ortaya çıkarttı. Lâkin bu sistemin felsefe olarak görülüp dünyayı fethetmesi biraz zaman alacaktı. Viani'nin Katenaçyosu Katenaçyonun bir felsefe halini alması adının verildiği topraklara gelmesi ile olur. Katenaçyoyu bir felsefe halini almasını sağlayan isim ise Gipo Viani'dir. Viani, Salernitana ile Serie B'de katenaçyo ile şampiyon oluyordu. Viani, takımını oldukça geriye çekiyor topu raki

Hız Tutkunları | F1 Şampiyonları

‘’İkinci bitiren birinci kaybedendir.’’   -Ayrton Senna Ünlü Alman fizikçi Albert Einstein der ki: ’’ Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece 2’ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.’’  Formula 1 pilotları da ikiye ayrılır: Şampiyon olanlar ve olamayanlar. Formula 1 Dünya Şampiyonası ilk düzenlendiği 1950’den bu yana birçok pilot gördü. Fangio,Schumacher ,Senna,Prost,Brabham,Hill,Lauda,Icxy,Hunt,Hakkinnen ve birçokları ancak bunlar içinde en dikkat çekenleri kesinlikle şampiyon olanlarıdır. İşte bu şampiyonları Formula 1’in ilk düzenlediği seneden itibaren derlemeye çalıştım.

Maç Raporu | Astana - Galatasaray

Şampiyonlar Liginde 2. hafta dün start aldı. Temsilcimiz Galatasaray Kazakistan deplasmanında Astana ile 2-2 berabere kaldı. Galatasaray'ın sıkıntılı günlerin geçericeğini çok önceden yazmıştık. Transfer döneminin de ki fiyaskonun ardından sezonun aynı şekilde geçeceği aşikardı. Hamza Hamzaoğlu ve Galatasaray geçen senede kaldı. Galatasaray, geçen senede pek bir farkı yok. Tek fark, artık Muslera ütopik kurtarışlar yapıp takımı ipten alamıyor. Maça geçecek olursak ilk 45 dakika Galatasaray adına Sneijder'in şutları ve Bilal'in attığı golden başka futbol adına pek bir şey yoktu. Astana ise Galatasaray'a oranla daha derli toplu bir takım görüntüsü verdı. Özellikle Galatasaray'ın pres yaptığı dakikalarda pasla presi çok güzel kırdılar. Maksimovic, oyunu yönlendiren isimdi Astana adına. Genç oyuncu pas organizasyonlarında takımını harika yönetti. Astana adına eksi ise pasla kırdıkları presin ardından hücum bölgesinde kısır kalmalarıydı. İkinci yarıda ise bambaşka bir